25 Kasım 2010 Perşembe

doğal kozmetik

Geçtiğimiz pazar kendim için harika birşey yaptım.
Aslında ben değil eşim yaptı..
The Blossom Village natural remedies'de bir workshopa katıldım.
Açıklıyım
Blossom Village doğal ama gerçekten doğal kozmetikler üreten bir firma.
Doğal kozmetik nasıl olur?
İçinde kimyasal olmaz
Köpürtücü olmaz
Kokusu doğal yağlardan gelir
İçindeki diğer esansiyel yağlar rafine değildir
İçindeki balmumu organik balcılardan temin edilir
Hiçbir bileşeni erimiş ya da toz şeklinde alınmaz
Kendime bir yüz kremi ve maskesi ve bir de vücut soyucu yaptım.
Evdeki makyaj temizleyici el ayak vücut kremi gibi tüm kozmetikleri de kaldırdım.
Bununla da kalmayıp saçlarımı da meşhur bıttım sabununa teslim ettim.
Sabunla saç yıkamaya ne kadar devam edebilirim emin değilim ama yeni kozmetiklerimle çok mutluyum.
İnsanların ihtiyaç duyduğu herşey doğada mevcut.

18 Kasım 2010 Perşembe

kardeş sorunları

Hamileliğimden bugüne kadar geçen zaman içinde hedefimiz Nevranın hayatının değişmemesiydi.
Kardeşlikle ilgili okuduğunuz okuyacağınız her kaynak size bunu söyler.
Sorunlu geçen hamileliğim beklemediğimiz bir durumdu.
Hamileyken dedemizin hastalanması ve vefat etmesi durumu daha da zorlaştırdı.
Bütün bu dönem boyunca babamız, benden ve babaanneden boşalan yeri doldurmak için elinden geleni yaptı.
Bu süre içinde çok sağlam bir baba kız ilişkisi kurdular ki bebekken herkesin bahsettiği babaya aşık kız, kızını şımartan baba bizim evde mevcut değildi.

Şimdilerde de bir yere giderken genellikle üçümüz gidiyoruz. Rana'nın da uyku düzeni aksamamış oluyor.
Diğer bir avantajımız Nevranın yaş gruplarınn karışık olduğu bir okula gidiyor olması. Son ikibuçuk yılını kendinden küçüklerle beraber geçiren kızım, bizim evde bebekler konusunda en bilgili kişi.

Bazen kardeşiyle ilgili fazla sorumluluk almak istemesi fiziksel tehlikeler doğurabileceği için sorun yaratabiliyor.

Kızımın kardeş sonrası tek sıkıntısı evde istediği kadar ses yapamaması aslında.
Bu yüzden hiç söylememem gereken şeyler söylerken buluyorum kendimi.
Kardeşin uyuyor sessiz ol
Yavaş ağla kardeşin uyuyor
Kardeşin uyanırsa TV'yi kapatmak zorunda kalırız biliyorsun, kardeşin için zararlı vb
Tüm bunlar ağzımızdan çıkarken doğru olmadığını biliyoruz ama diğer tarafta da zorla uykuya ikna edilmiş, uyandırıldığı zaman da halinden memnun olmayacak başka bir küçük hanım var
Ebeveynlik zor meslek..

14 Kasım 2010 Pazar

bol misafirli bir cumartesi

Akşam yatmadan önce dişlerimi fırçalarken, gün boyu aynaya bakmadığımı farkettim.
Dün evimizde dokuz yetişkin, bir çocuk ve bir bebek ağırladık.
Yemekler yendi kahveler çaylar içildi.
Bayram tatili, beslenme, spor, diyet ve okul seçimi en popüler konulardı.
Umarım yaşlandığımda da ziyaretçilerim azalmaz.

11 Kasım 2010 Perşembe

büyüme atakları

Bu iki kelimeyi ilk Nevra iki ya da üç aylıkken duymuştum.
O hafta uyku düzeni bozulmuş, sürekli memede kalmak istemiş ve normalden daha fazla kucakta kalmaya ihtiyaç duymuştu.
Daha sonraları çocuğumun kazandığı her yeni becerinin onu yorması sonucunda bu tip ataklar yaşadığımızı bilmek beni bir nebze de olsa  rahatlattı.
Herkesin sürekli söylediği gibi ikinci de işler daha kolay. Rana büyüme ataklarını geçirirken ortaya çıkacak sonucu bilmek beni öyle mutlu ediyor ki..
Sanki yeni bir esere imza atmış bir sanatçı gibi koltuklarım kabarıyor.
Kızım bugün itibarıyla otuzbir haftalık. Aynı ablası gibi otuzuncu haftasının başında yani  Kasımın üçüncü günü sürünmeye başladı. Aynı zamanda gel gel sesleri çıkarıp eliyle istediği objeleri çağırmayı keşfetti.
Ev halkından ve oyundan ayrılmanın eğlenceli birşey olmadığına karar verdi.
Tüm bu büyüme basamaklarının sonucu olarak iki gün boyunca öğlenleri sadece kucakta uyudu, geceleri iki saatte bir uyandı.

Herşeye rağmen çocuğumun büyüme ataklarını seviyorum.

8 Kasım 2010 Pazartesi

ışığımı takip et anne

Bugün Alman Konsolosluğunda düzenlenen geleneksel St Martin yürüyüşüne katıldık.
Hamile olmadığım için geçen senekinden çok daha kolaydı benim için..
Geçen hafta hazırladığımız fenerlerimizi yakıp, karanlıkta ağaçların ve Laterna şarkılarının arasında yürüdük.
Yürüyüşümüz bitince geleneksel çöreğimizi yedik.
Benim için biraz hüzünlüydü bu sene, son Laternamızdı ne de olsa..
Kızım bana ışığımı takip et anne dediğinde gözlerim doldu.
Henüz bilmiyor ama onun ışığı olmasa hayat bu kadar aydınlık olmazdı benim için.

5 Kasım 2010 Cuma

hangi çocuk daha mutlu?

Bugün arabada radyo dinlerken duydum.
Daha mutlu çocuklar için birşeyler yapmak isteyen bir grup insan..
Çocuklar nasıl daha mutlu olur?
Daha fazla oyuncak?
Daha fazla giysi?
Daha fazla yemek?

Çok fazla oyuncağın çocukta stres yarattığını duymuş muydunuz?
Evet odasının içinde, her biri çocuğun ilgisini bekleyen bir yığın oyuncak çocukta stres yaratırmış.
Fazla giysi ve yiyecek de ben de stres yaratıyor.
Dün Nevranın okulunda fener yaptık. Bazı aileler oturup feneri kendileri yaptı, kimileri de fener yapımına ilgisiz kalan çocuklarına eleştiriler yöneltti.

Fazla yapıştırıcı sürdün, yamuk kestin, renkler uyumsuz..
Kimileri de yapıştırıcıyı süremeyen, kağıdı iyi kesemeyen, renkleri seçmek istemeyen çocuklarına ilgilerini çekecek birşeyler yaptırmaya çalıştılar.
Hekesin doğrusu yanlışı hayattan beklentisi, çocuğu için hayal ettiği gelecek farklı mutlaka.
Mutlu çocukluk tanımı ise çok basit.
Hayatını kendi kapasitesi ve ilgi alanı doğrultusunda özgürce keşfetme şansı verilen , anne ve babası tarafından koşulsuz sevildiğini ve sevileceğini hisseden çocuk mutludur.
Daha fazlasına gerek yok bence.

2 Kasım 2010 Salı

anne arkadaşlarım

Hayatın değişik dönemlerimden toplama bir sürü arkadaş vardır.
Okul, mahalle, yolculuk, iş vb.
Hayatımın yeni sosyal rolü anneliğimden, bir sürü anne arkadaşım var.
Anne arkadaşlar biraz farklı.
Sanırım asker arkadaşı gibiler.
Hayatının en zorlu ve aynı zamanda keyifli döneminde birbirine destek olmak, küçük bir canlının gün içindeki mide ve bağırsak haraketlerini, yürümesini kalkmasını uyumasını konuşabilmek nedendir bilinmez bir anne için çok rahatlatıcı.
Anne arkadaşlar dertleşmek için birebirdir.
Anne arkadaşlar birbirinden çok şey öğrenir.
Çocuklar biraz daha büyüyünce, onlar oynarken anne arkadaşlar birşeyler içer ve sohpet eder.
Benim anne arkadaşlarımın bir kısmı eski okulumuzdan bir kısmı da internetten.
Daha yüzlerini bile görmemişken evlerine ziyarete gitmemiz babamız için biraz kabullenilmesi zor bir davranıştı.
Ben biraz daha ileri gidip,başka bir şehirde yaşayan yüzünü hiç görmediğim, bir anne arkadaşa, kızım henüz ikibuçuk yaşındayken bir trene binip gittim.
Eşime gideceğimi söylediğimde, neden diye sormuştu.
Bu defa yedi aylık ve dört yaşındaki kızım ve Gülnora ile birlikte gittik.
Hem de yirmidört saatliğine.
Bu kez babamız neden demedi.
Gidin, gitmek güzeldir dedi.
Gerçekten de bazen evde oturmaktan daha kolay oluyor çocuklarla dışarıda olmak.
Biz trenle beş saat gittik beş saat geldik.
Dediğim gibi bir günlüğüne.
Herşeye değdi
Gitmek güzeldir.