8 Şubat 2011 Salı

kız kulesi ve filizler köftecisi

Birkaç ay önce evimizin çok yakınında bir köfteci açıldı. Bizim için birşey ifade etmeyen bu mekan meğerse çok meşhur bir yermiş. Tuzla Filizler Köftecisini bir ben bir de kocam bilmiyormuşuz.
Nevranın her önünden geçişimizde, lütfen köfteciye gidelim yakarışlarına kulak tıkayan gaddar birer anne babayız biz.
Kısmet bugüneymiş, kızım köftecisine kavuştu.
Yakın dostlarımız Selin, Manolya ve Korayla birlikte kızkulesine giden teknelere bindik, neşeli ve güneşli bir yürüyüş yaptık.
Karabatakların denize dalışını ilgiyle izledik, denizin bu kadar temiz görünmesine çok sevindik.
Tekneden iner inmez kızkulesine tırmanmaya başladık. Nevra tecrübeli olduğu için arkadaşlarına yol gösterdi. Kulenin en tepesine çıkıp neşeli fotoğraflar çektik. Bir kahve molası verip geri dönmek üzere teknede yerimizi aldık.
Öğlen yemeğini hemen kulenin karşısındaki Filizler Köftecisinde yemeğe karar verdik.
Köfteci ürün kalitesi, fiyatları ve servisiyle benim beklentimin üstündeydi.
Çocuk oyun odası küçük olmasına rağmen bizim kızları bir saate yakın oyaladı. Biz kalkalım demesek onlar hamurun büyülü dünyasında daha uzun süre kalabilirlerdi.
Daha küçükler için emzirme odası da bulunduğunu eklemek istiyorum.

7 Şubat 2011 Pazartesi

çocuk dostu İstanbul

Nevranın okulunun tatil olmasını fırsat bilip, hafta arası bir tiyatro keyfi yapalım dedik.
Hem de öyle alışveriş merkezi salonlarına tıkılmadan, annesinin çocukluğundaki gibi, yani Kadıköyde.
Hedefim sadece eskileri yadetmek değil, yürümeyi ve toplu taşımayı pek sevmeyen kızıma arabadan başka araçlarla da ulaşımın sağlanabildiğini göstermekti.
Evimize topu topu on adım uzaklıktaki otobüs durağından saatte bir de olsa iyi ki geçen 12H ile on dakikada Kadıköye vardık.
Otobüsten inip Modaya giden Tramvaya bindik.
Oyunun başlamasına yarım saat kala gelmek hiç de iyi bir fikir değilmiş. Beş dakikada bir oyunun ne zaman başlayacığını sordu ama idare ettim.
Oyun, Bremen Mızıkacıları, son zamanlarda izlediğim en başarılı çocuk oyunuydu.
Sıkılmadan izledik.
Nevra her zamanki gibi kötü karakterler yüzünden biraz gerilse de, genel olarak eğlendi.
Oyundan çıktığımızda güneş batmış hava soğumuş, sokaklar evlerine dönmeye çalışan insanlarla dolmuştu.
Birkaç kişinin çantası Nevranın kafasına çarptı.
İrice bir bayan da neredeyse kızımı eziyordu.
Kadıköyden de saatte bir kalkan otobüsümüzü beklerken, İETTnin 18 yaşındaki otobüslerinin egzosundan zehirlenme tehlikesi atlattık.
Sahi o kadar zor mu bu otobüslerin yenilenmesi?
Otobüsümüz kalkarken yanımızdaki halk otobüsüne binmeye çalışan bir bayanın yere düşüşüne şahit olup, evimize doğru yola koyulduk.