15 Şubat 2016 Pazartesi

Kadıköy Yeme İçme

Kendimi bildim bileli dışarda birşeyler yemeyi sevdim ben.
Karın doyurmak için değil ama..
90ların başında The Guide dergisini takip etmeye başladım. Yazılı başka birşey yoktu o yıllarda.
Sonraları her işimizi olduğu gibi bu ihtiyacımızı da internet yardımıyla çözmeye başladım.
Şehirde adeta bir turist gibi dolanıp, hedeflediğim yeme içme içme adresinin peşinden koşmak en büyük hobim oldu. Çok istedim ben de severek ve özenle yiyecek üreten bir ekibin parçası olmak ama kader programım izin vermedi..
Bu aralar aynı heyecanı hissediyorum.
Kadıköyle ilişkim çok farklı. Bu kadar değişmiş olmasına rağmen bana çocukluğumu haırlatan bir sürü anıyla donatılmış bir semt Kadıköy. Evet kimilerine göre çok bozuldu ama bana göre hala çok güzel ve daha da güzelleşiyor her yeni açılan mekanla.
Naan Bakeshop'ta kahvaltı yapma fırsatım oldu mesela. Önceleri sadece ekmek sattığını duyduğum Naan, Modalı olmaya karar vermiş, çok da iyi etmiş. Biz herşeyi beğendik. Üç yetişkin, iki de yemek
yemeği seven çocuk 80 liraya tıka basa doyduk.
Rafine ve Montag kahvecilerinde ev yapımı güzel cheesecakeler yedik, elde özenle yapılmış kahveler içtik. Bir kahve ve tatlı insanı olmayan ben bile Rafine'deki balkabaklı peykeki önüme gelen herkese anlattım.
Kadıköy mekanlarında beni en mutlu eden şey benimle göz kontağı kurup, orada oluşumu önemseyen servis elemanlarıydı...